0

Etrafınızdaki insanları, zaman hızla akıp giderken, durup gözlemlediğiniz oluyor mu?
Ben bazen deniyorum ve büyük bir ümitsizlik karabasanı çöküyor üzerime.
Etrafımdaki insanların çoğu düşüncelere saygı duymadığı gibi,
kendi düşüncesini diğer insanlara empoze etmeye çalışıyor.
Özellikle ahlaksızlığı ahlak gibi yorumlayıp,
kendi ahlaksızlıklarını diğer insanlara empoze etmeye çalışanları görmek
ümitsizliğime ümitsizlik katıyor.
Bu toplumun, bence, en büyük problemi
ahlaksızlığı ahlak yerine koyan insanların her geçen gün çoğalması.

* * *

Dünyanın adaletsiz bir yer olduğu aşikar.
Her insan farklı özelliklere sahip olarak doğar ve özelliklerinin elverdiği şekilde yaşar.
Hiç kimse kendi özelliklerinin dışında bir özelliğe,
kendi çabasıyla, sahip olamaz.
Sadece kendinde bulunan özelliği geliştirebilir.
O nedenle bazı insanlar çok zekidir, bazı insanlar da,
ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar,
asla belli bir zeka seviyesinin üzerine çıkamazlar.
O nedenle bazı insanlar sağlıklı doğarken,
bazı insanlar ömür boyu özürlü olmaya mahkumdur.
O nedenle bazı insanların ailesel özellikleri ideal seviyedeyken,
bazı insanlar çok zor şartların içindeki ailelerde dünyaya gelir.
Listeyi uzatmak mümkün.
Ama beni en çok düşündüren;
bazı insanların bu dünyaya mutsuz olmak için gelmiş olmaları.
Uzun bir süredir kafamı bu kurcalıyor ve
gerçekten bazı insanların bu dünyada asla mutlu olamayacaklarını hissediyorum.
Evet, bu çok büyük bir haksızlık,
ama zaten dünya adaletsiz bir yer değil mi?
Birçok insan zaten büyük bir haksızlığın kurbanı değil mi?

* * *

Bazı insanlarda anlamsız bir savunma mekanizması gelişmiş:
kendi yanlışlarını başkalarının yanlışlarıyla örtmeye çalışmak.
Bu tür insanların dünyanın en aciz insanları
olduğunu düşünüyorum
ve o tür insanlara karşı büyük bir acıma duygusu oluşuyor içimde.

Merak Ettiklerim

Bu dünyada birbirini sevip de kavuşamayanlar ve
tek taraflı karşılıksız aşk yaşayanlar;
ahirette bu aşklarını
doyasıya yaşama şansı bulabilecekler mi?

Hayat Notları'ndan

Mutlu olmak isteyen her insanın yapması gereken en önemli şey,
insanlardan beklentilerini ortadan kaldırmaktır.
Aşk: Bir insanın başka bir insandan en büyük beklentisi.
O nedenle aşkeninde-sonunda mutsuz olmak demektir.

Şiirsel

Hayatı hep şiir tadında yaşamak istedim.
Ama bir türlü beceremedim.
Bu yüzden şiire, karşı koyamadığım, bir bağımlılığım var.

Sizden Gelenler

Sayın Çiğdem Yorgancıoğlu'nun,
yazdıklarımı okuduktan sonra, benim için yazdığı şiirden bir bölümü
sizlerle paylaşmak istiyorum.

"otuzdörtten otuzbeşe süzülüp bakınca
sizin ruh ikizinizin silüetini gördüm sanki
isminizden bir "Banu" taşacak hayatınıza
ama ne gün hangi zaman hangi saatte bilmiyorum
ya da ben size parmağınıza konacak
uç uç böceğini işaret ediyorum"

(Çiğdem Hanım'a teşekkürlerimle...)

Kitap

Ne okuyorum:
Orhan Pamuk'un "Benim Adım Kırmızı" romanını ve
Enis Batur'un "Kanat Hareketleri" isimli şiir kitabını...

En son ne okudum:
küçük İskender'in "Lucifer'in Bisikleti" isimli metinler kitabını ve
Attila İlhan'ın "Korkunun Krallığı" isimli şiir kitabını...

Tuna BAŞAR

tuna başar

1985 yılında doğdum. İzmir Karşıyakalı'yım. 2004 yılının son çeyreğiyle birlikte başladığım yazı serüvenime Gece Edebiyat adlı blog sayfamda devam ediyorum. Yazılarım ve şiirlerim Ada (Samsun),Aykırı Sanat, Berfin Bahar, BH Sanat, Çalı, Genç Hayat, İzmir İzmir, Kaçak Yayın, Kar, Koridor, Kum, Kuşak, Kül Öykü, Lacivert Sanat, Mor Taka, Onaltıkırkbeş, Sunak, Taflan, Varlık, Virgül gibi dergilerde yayınlandı.

Website: Gece Edebiyat

Yorum Gönder

 
Top